14 Mart 2014 Cuma

Altın Günleri.. Beş Çayları.. Kısır Partileri...

Kadınları bilirsiniz, yemek, bulaşık, çamaşır, ütü derken, çocuklar da okula gitmişken, koca da nasıl olsa işte, ne yapar yapar bir komşumuzun salonunda buluruz kendimizi. Bir iki dedi kodu, bir iki laklak çalar, sakalaşır, güler oynarız. Stres atmanın bir yolu da budur  diyen kadınlarımız vardır. Belki de kadınların bu buluşmaları altın günleri adı altında kurumsallaşmıştır da. 


Altın günleri ayda bir kere sırayla bir evde toplanılır, kekler, börekler, çörekler yenir, pastalar kesilir, limonatalar içilir. Arkasından çaylar kahveler. Bir taraftan çerezler gelir, diğer taraftan meyveler soyulur. Kadınlar bu şekilde formunu koruyamazlar. Kimisi kendilerini tamamen bırakmıştır bu aleme. Sonra da Göbekler, kalçalar, basenler, rahatsızlık vermeye başlar. Diyetler bozulur ve bir müddet de tartıdan uzak durulur. 

Ayda bir kez toplanmak kadınları kesmez aslında; arada bir kaçamaklarla yine toplanılır; bunun da adı beş çayları, kısır günleri olarak kurumsallaşmıştır artık kadınlar arasında. Yenilir içilir, mezdekeler oynanır. Ne yapsın kadınlar duba gibi olsalar da böyle mutlu oluyorlar. 

Bir okurumuz bu anlattıklarımızı teyid ediyor. Ev  toplandıklarında tıka basa, yediklerinden içtiklerinden bahsediyor.. Kuş bir tek sütünün eksik olduğunu söylüyor bize. Allah’ınızı severseniz beş çeşit pasta mı olur bir toplantıda!.. Herkesin damak zevkine göre yiyecek içecekler mi olur. Pastaların keklerin yanında kısırın ne işi var!.. 

“Aslen Urfalı olan bir arkadaşımız evinden gelirken çiğ köftesiyle, diğer bir arkadaşımız  da kendi yaptığı acılı biber turşusunu getirmiş. Sanki salon yiyecek kermesi gibi” diyor arkadaşımız.. Bu işin vebali var bence. Nice insanların hali ortada. Kursağımızdan geçen bir lokmada nice binlerce açların hakkı var. 


Yaşam Koçu

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder